POST MODERN BİR HİKAYE…

Selim ileri yarın yapayalnız adlı romanıyla post modern romanın en güzel örneklerinden birini vermiştir.

Yalnızlık içerisinde arayış…

Kitap, Handan Sarp adlı karakterin yazar Selim İleri’yi araması ve ona yaşamını romanlaştırmasını istemesiyle başlar. Handan Sarp, bir opera sanatçısıdır. Bir üne ve geniş çevreye sahip olmasına rağmen yalnız bir kadındır. Çocukluğunda yaşadığı birçok olumsuzluk hayatı boyunca peşini bırakmaz ve karşılaştığı her durumda onu etkiler. Anne ve babası anlaşamadıkları için ayrılan Handan Sarp, babasız büyür. Babasının başka kadınlarla bitlikte olması, teyzesinin evliliğe uzak durması ve evlenmemesi, sürekli kadınların yanında büyümesi, kendisine model alabileceği bir erkeğin olmaması Handan Sarp’ı kadınlara yöneltir.

Zaman zaman erkek sevgilileri olsa da yaşadığı ilişkilerde dominant bir karakter olan Handan Sarp, bu özelliklerinden dolayı ilişkisini sürdüremez. Birçok ilişkisi olmasına rağmen ilişkilerinde bir türlü başarılı olamaz ve yalnızlığa sürüklenir. Çünkü o, ailesinden alamadığı sevgiyi başka insanlarda tatmin etmek ister.

Olmayacak bir hayal…

Handan’ın annesinden babasından görmediği sevgiyi Elem’de bulur. Elem, orta halli bir aileden gelmiş, terzilik yapan, silik bir tiptir. Handan ondan etkilenir ve ona aşık olur. Ama statü ve kültür farkı, aralarında uçurum doğurur. Her ne kadar Elem’i sevse de onunla birlikte olamayacağının farkındadır. Bu yüzden Elem’den yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar. Elem ise sevgiyi Handan’da tatmıştır ama o olmasa da hayatına devam edeceğinin farkındadır. Elem’in bu kadar rahat olması Handan’ı huzursuz eder.

Elem, Handan’dan ayrıldıktan sonra başka bir adamla evlenir. Bu durum Handan’ın hayatında başka bir dönüm noktası olur. Handan, Elem’i gerçekten sevdiğini anlar. O an tüm hayatını, şöhretini, ideallerini bir kenara bırakır. Kendini güçsüz bir kadınla kıyaslar ve ona nasıl yenik düştüğünü düşünür. Hayatı boyunca yalnız olan Handan, artık daha çok içine kapanır. Bu durumu diğer ilişkilerinde de yaşamıştır ama hiçbiri onu Elem kadar etkilememiştir. Çünkü; Elem’i diğerlerinden daha farklı sevmiştir, onu kaybettiği gün bütün bunların farkına varır.

Romanda anlatılan sıradan bir yaşam öyküsü değildir. Çok az sayıda insanın yaşadığı bu türden olaylar toplum değerlerine aykırı gelebilir ama bu durumun olmadığı anlamına gelmez. Selim İleri, romanlarında toplum düzenine ve ahlak yapısına uymayan olayları da açık yüreklilikle ve büyük cesaretle anlatarak toplumda ötekileşmenin, yabancılaşmanın, yalnızlaşmanın farkındalığını okuyucuda oluşturmak istemiştir.

Selma DEMİROK
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi
Fen Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü

Selim İleri, bütün aşkların mutsuzluğu, imkânsızlığı izleği içinde, toplum ahlâkının da yadsımasıyla bin kez zorlaşan bir aşka tutmak istemiş merceğini. Gerçekçiliğini sorgulamamıza kapı açmıyor. İstediği, zehir acısını, jilet keskinliğini duyumsatmak.” 
Füsun Akatlı – Radikal Kitap 

“Selim İleri, aşkın dışlanan hallerinden birini pastoral bir hikâye içinde, Reşat Nuri romanları ve opera klasikleri eşliğinde öylesine şiirsel bir biçimde dile getirmiş ki, aşkın cinsiyeti artık önemsizleşiyor. Anlıyoruz ki, erkek, kadın, gay ya da lezbiyen gibi sözcüklere, kendimize bakarak ‘normal’leştirdiğimiz tek bir biçime asla hapsedilemeyecek insani bir duygudur aşk. Önemli olan yaşanan bir ‘an’dır; bittiğindeyse yalnızlık ve buruk bir tat kalacaktır geriye.”
A. Ömer Türkeş – Radikal Kitap 

“Yarın Yapayalnız’da ilişki bittikten sonra aşk, acı, sorgulamalar, iç hesaplaşmalar başlıyor. Yarın Yapayalnız bir ayrılık kitabı, ama yalnızca aşk ayrılığı değil; tüm ayrılıkların kitabı. Masumiyetten, güvenden, genel geçer değerlerden, mevsimlerden, hayattan, doğanın biçtiği rollerden ayrılışın acısı ince ince her sayfada.” 
Birsen Ferahlı – Cumhuriyet Kitap