Seri Katiller başlığı altında inceleyeceğimiz ünlü seri katillerden ilki; Albert FİSH, Hannıball karakterinin esinlenildiği kişi. İlginç ve farklı zevkleriyle kanınızı donduracak bir yaşam biçimi… Hayatını öldürme adamış ve çeşitli işkencelerden zevk alarak geçirmiş olan Fish’in ilginç hayatını yakından inceleyelim.

19 Mayıs 1970 yılında dünyaya gelen Fısh, 1975 yılında babasının ölümünden sonra çocuk bakım evine yerleştirilmiştir…
Annesinin yanında cinsel istismara uğrayan Fish’in, şiddetli baş ağrılarından şikayetçi olduğu bilinmektedir. 1882 yılında eşcinsel eğilimleri ortaya çıkmıştır ve ilerleyen yıllarda küçük suçlara bulaşmıştır.
1910 yılında ilk kez cinayet işlediği bilinmektedir. Kayıtlara göre 1920 yılına kadar 15 cinayet işlediği bilinmektedir. Cinayetlerinde kurbanlarını genellikle küçük çocuklardan seçmektedir. Ayrıca seçtiği kurbanlara çeşitli işkenceler uyguladığı ve tecavüz ettiği de görülür.
Ruhsal olarak bozukluk yaşayan Fish sadece kurbanlarına değil kendine de işkence etmekten hoşlanmaktadır. Kendi idrarını içip, çivili sopayla kendini dövmek, kasıklarına iğne batırmak gibi acılarla günahlarını çıkardığına inanıyordu.
1928 yılında kendini iyi gösterdiği bir ailenin küçük kızını yeğeninin doğum günü partisine götüreceğini söyleyerek küçük kızı bir otel odasına götürmüştür. Aileye yazdığı mektup sayesinde yakalanıp yargılanmış ve idama mahkum edilmiştir. Kararı duyan Fish, “Elektrikli sandalyede ölmek ne büyük zevk, hiç tatmadığım bu zevki tatmaktan mutlu olacağım” demiştir.
16 Ocak 1936 yılında idam edilmiştir.

Antropolog bakış açısı: Okuduğumuz her cümlede bizleri hayrete düşüren Hannıball’ın şiddete olan eğiliminin altında bilinçaltına kazınmış olan cinsel istismarın büyük sebep olduğunu söyleyebiliriz. İstismar her çocukta farklı bir etki gösterir ve bütün yaşamları boyunca unutamazlar, hayatlarının ona göre şekillendiğini görebiliriz. Hannıball’da da şiddete eğilim göstermeye sebep olmuştur.