Öyle bir başıma kalmıştım. Etrafımda uçuşan karla dolu kasım karanlığı, kara batmış bir ev, bacalardaysa bir uğultu vardı. Yirmi dört yıllık hayatım boyunca büyük şehirde yaşamıştım ve tipinin sadece romanlarda uluduğunu sanıyordum. Meğer gerçekten de uluyormuş.
Akşamlar burada inanılmayacak kadar uzun. Mavi abajurun altındaki lamba siyah cama yansıyordu, bense sol tarafımda parlayan yansımaya bakarak hayal kuruyordum.
Kasabayı hayal ediyordum, kırk verst uzağımdaki kasabayı. Buradan kaçıp oraya gitmeyi çok istiyordum. Orada elektrik ve dört doktor vardı, bir mevzu söz konusu olduğunda onlara bir şeyler danışabilirdim ve hiçbir şey o kadar da korkunç olmazdı. Ama kaçmak mümkün değildi ve zaman zaman bunun korkaklık olduğunu kendim de fark ediyordum. İşte özellikle bu yüzden tıp fakültesinde halkalı escort okumuştum.
*Mihail Bulgakov – GENÇ BİR DOKTORUN ANILARI kitabından alıntı…