Khaled Hosseini’nin yazdığı UÇURTMA AVCISI kitabından Kahve Tadında Sayfalar…
Rahim Han bacaklarını yavaşça indirdi, her devinimi bı-çaksı bir sancıyı tetikleyen birinin özeniyle, sırtım
çıplak duvara yasladı. Dışarıda bir eşek anırıyor, biri Urdu dilinde bir şeyler haykırıyordu. Güneş alçalmaya başlamıştı; köhne binaların çatlaklarından sızan güneş ışığı kızıldı.
O kış ve onu izleyen yaz yapraklarının iğrençliği beni bir kez daha vurdu. Adlar beynimde çınlıyordu: Hasan,
Sohrab, Ali, Ferzane, Sanaubar. Rahim Han’dan Ali’nin adını duymak, yıllardır açılmamış, tozlu bir müzik
kutusu bulmak gibiydi; kapak açılır açılmaz melodi başlamışa: Bugün kimi yedin bakalım, Babalu? Kimi
yedin, ha, seni çekik gözlü soytarı? Ali’nin donmuş yüzünü gözümün önüne getirmek, o dingin gözlerini
gerçekten görmek için kendimi zorladım, ama zaman çok açgözlü bir şey. Bazen, bütün ayrıntıları çalıp kendine saklıyor.