Esir şehrin insanları – Kitap analizi

Üç Kitap olarak yazılan Esir Şehrin İnsanları serisinin ilk kitabında, yaşadığı şehir yabancı kuvvetler tarafından esir alınmış bir yazarın gözünden Anadolu Halkının kurtuluş mücadelesi anlatılmaktadır. Eserde kurtuluş savaşı sıralarında İngiliz kuşatmasına karşı yapılan mücadelenin yanı sıra İstanbul Hükümeti ve Ankara Hükümeti arasındaki anlaşmazlıklara da değinmektedir.

Bir dönem Avrupa’da yaşamış olan Osmanlı Aydın olan Kamil Bey Kurtuluş Savaşı sıralarında Eşi Nermin ve Kızı Ayşe ile birlikte İstanbul’a göç eder. İstanbul’daki görüştüğü eski arkadaşlarının aracılığı ile Kuvayi Milliye hareketine katılır, Kurtuluş mücadelesinin Kuvayi Milliye ile mümkün olacağını düşünen Kamil bey, bu sürecin hem medya ayağını temsil eder hem de lojistik destek sağlar. İstanbul Hükümetine rağmen Anadolu’daki direnişe sağladıkları gizli desteğin açığa çıkmasıyla birlikte Kamil Bey ve birkaç arkadaşı tutuklanır. Bu tutuklanmayla birlikte Kamil Bey bazı gerçekleri keşfeder.

Kitapta Kemal Tahir’in gözünden Kurtuluş Savaşı mücadelesinde olayların dışında büyümüş bir aydının -üstelik bir paşa çocuğunun- milli mücadeleye katılma süreci, bu süreçte yaşadığı ikilemler ve içinde bulunduğu maddi ve manevi olanaksızlıklara rağmen, belki de işgal kuvvetleriyle dostça geçinip çok daha müreffeh bir hayat yaşayabilecekken, verdiği zor karar neticesinde içine düştüğü maceralar gözler önüne serilmiştir.

“İnsanları hiç tanımıyorsunuz. Ben bu odada, kendimi onun hainliğine inandırıncaya kadar neler çektim. Nedime Hanım onu öyle severdi ki… Hani bir sabah musluk başında size bir şeyler söyledim ya… Orada çektiğim azabı bir ben bilirim, bir de Allah bilir.”

Kitaptan Alıntı.