Kitabın Adı: ÇOCUKTUK HEPİMİZ
Kitabın Yazarı: Petra HAMMESFAHR
Çeviri: Ali Melih ATAFIRAT
Kitabın Türü: Roman
Sayfa Sayısı: 227
1. Baskı: Eylül 2010
Yayıncı Kuruluş: Epilson Yayıncılık
Konu – Özet: Kocasını ve oğlunu trafik kazasında kaybeden Kathi. Yaşadığı bu kayıplardan ötürü hayata karşı çok öfkelidir. Yıllardır da yalnız yaşamaktadır. Bir gün market alışverişi sırasında Jörg adında bir çocuğun markette hırsızlık yaptığını görür. Önce ne yapacağını bilemez sonra genci takip etmeye başlar ve çocuğun girdiği eski yanmış evi görünce çocuğun “asalak” olarak tabir ettiği sokak insanlarından olduğunu anlar. Başta polise gider fakat polisten beklediği hareketi göremez. Sonra bu çocuğa yardım etme amacıyla sosyal yardım kurumuna gider ve orada görevli olan Engelbrecht ile görüşürler. Engelbrecht; sorumluluğu Kathi’nin üstlenmesini ister. Kathi’nin zor bir karar vermesi gerekir ve Engelbrecht Kathi’yi bir şekilde ikna eder.
Jörg; içkici babası, ilgisiz annesi ve serseri kardeşleri yüzünden evden kaçmıştır. Şimdi ise güzel bir evde, kendisine hep çok yüksekten baktığını düşündüğü insanlardan birinin yanında kalacaktır.
Kathi kocasının ve oğlunun ölümünden sonra ilk kez birisi ile aynı evi paylaşacaktır ve kaybettiği oğlunun eşyalarını bir yabancı kullanacaktır…
Kathi ve Jörg için büyük bir sınav başlamaktadır.

Değerlendirme: Başlığını okuduktan sonra merak edip okumaya başladığım bu kitabın ilk 100 hatta 150 sayfası boyunca çok sıkıldım. Olaylar neredeyse hep üçüncü şahsın ağzı ile anlatılmış ve bu da sizi olayların sürükleyiciliğinden uzaklaştırıyor. Kitabın konusu ilgi çekici gibi görünse de kitap size fazla da bir şey katmıyor. Okurken pek keyif aldığım söylenemez. Hayatında birilerini kaybetmiş ve dışardaki insanlara ve hayata karşı öfkeli olan insanların okumasını tavsiye edeceğim bir kitap. Diğer insanlar da okumalı tabi ki çünkü hayatta kimin başına ne zaman ne geleceği belli olmuyor…

Kitaptan alıntı: Kathi’ye sonsuza kadar bitmeyecekmiş gibi gelen ve binlerce defa ölüp ölüp dirildiği dakikalardan sonra, Jörg pencereden içeri girdi. Yarım dakika sonra da, zafer kazanmış bir eda ile evin kapısını açtı.
“Bir vazo kırılmış,” dedi. “İçince su olmadığından yerler kirlenmemiş.”
Kathi “Tanrıya şükür.” dedi. Bu laf vazo için değildi. Bir teyzenin düğün hediyesi olan o yer vazosu zaten güzel bir şey değildi…